BMW 4 SERİSİ COUPE TESTİ

BMW 4 Serisi Coupe ile test sürüşüne başladığımda küçük notlar almaya başladım. Borusan Oto İstinye'den çıkıp Ataşehir'e gelene kadar müzik bile açmadan aracı dinledim. Bu benim test sürüş ritüelimdir aslında. Test otomobili ile geçirdiğim her gün için farklı yollarda aracı denerim; performansından trim seslerine kadar birçok noktayı not alırım. Testin sonunda notlarla duygularımı karşılaştırır ortaya çıkanları izlenimlerim olarak yazarım. Çünkü sadece kağıt üzerindeki verilerden aracı değerlendirmeye çalıştığınızda izlenimden ziyade katalog incelemiş gibi olursunuz. Özellikle otomobil gibi izleyici-okuyucu-takipçi hareketlerini tetikleyici bir konuda yazıp çiziyorsanız işin duygu kısmına çok dikkat etmelisiniz. Bu nedenle bazen aracın teknik verilerinden iki satır, ama bana hissettirdiklerinden iki sayfa bahsedebilirim. 
Mesela BMW 4 Serisi Coupe çok yeni bir araç değil, ama beni bir konuda çok şaşırttı. Hala önemli bir ilgi odağı! 5 gün boyunca İstanbul'un farklı bölgelerinde meraklı bakışları üzerine toplamayı başardı. Kısa süreli park ettiğim yerlerde araç hakkında sorular sormak isteyen birçok kişiyle tanıştım. Açıkçası Yeni BMW i4, hatta BMW iX olsa insanların merakı beni şaşırtmazdı. Nihayetinde yeni modeller ve insanların bilgi sahibi olmak istemesi normal. Ama 4 Serisi Coupe'nin de hala bu kadar çekici olması önemli bir başarı olarak görülmeli. Sanırım test aracının San Remo metalik yeşil renginin de aracın fark edilmesinde büyük katkısı var. Çok iddialı bir renk, katalog üzerinden bu rengi sipariş vermek büyük cesaret ister gibi, ama ben ilk gördüğüm anda çok beğendim!
BMW 4 Serisi Coupe'nin tasarımı hakkında çok fazla yorum yapmamak gerek diye düşünüyorum. Genlerden gelen sportiflik çağın gereklilikleriyle buluştuğunda bu tür bir zarafet ortaya çıkıyor.  Zaman zaman bazı yeniliklere gözümüzün zor alıştığı doğru, ama bir süre sonra eskisinden daha şık olduğunu kabul ediyoruz. En azından büyük çoğunluğunda böyle oluyor diyebilirim. Örneğin; 4 Serisi Coupe'nin ön yüzü. Dikey olarak tasarlanan ve çok büyüyen BMW böbrek ızgaraları ilk başta birçok kişi için "devasa" olarak tanımlanıyordu. Ama artık gözler alıştı, kalpler kabul etti. Otomobilin sportif ve biraz asi ön yüzünün en tamamlayıcı unsuru olarak yerini aldı dikey böbrek ızgaralar.. Yandan ve arkadan bakıldığında ağabeyi BMW 8 Serisi Coupe'yi anımsatan otomobil sadece M Sport Paket ile satılıyor ve buna bağlı olarak hem dış hem de iç tasarımda M Sport donanımdan izler taşıyor.
M Sport Paket'in getirdiklerindan bazılarını hızlıca saymaya çalışayım; M’e özgü ön tampon, marşpiyeler ve parlak siyah renkte iki parça difüzör ekine sahip gövde renginde arka tampon içeren M aerodinamik paketi, BMW Individual parlak siyah dış kaplama, Yanlarda M logosu, gövde renginde - parlak siyah dış ayna kapakları, gövde renginde tavan çıtası, elektrikli bel desteği, LED sis farları, parlak krom egzoz çıkışı, adaptif M süspansiyon,  M pedallar ve kapı eşik kaplamaları, M deri direksiyon, M Sport tasarım koltuklar. Ayrıca test otomobilimde BMW Individual antrasit tavan, değişken spor direksiyon, Mavi kaliperli M Sport fren, Konfor Erişim Sistemi, Aktif Güvenlik Sistemi, BMW LaserLight, BMW Head-Up Display, BMW Gesture Control gibi opsiyonel donanımlarda bulunuyordu. 
BMW kalitesini yansıtan otomobilin kokpitinde her şey yerli yerinde diyebilirim. Özellikle M Sport tasarım koltukları çok sevdim. Navigasyon fonksiyonu da bulunan BMW Live Cockpit Professional dokunmatik olarak kullanılabilen iki adet yüksek çözünürlükle ekranla birlikte geliyor. 12.3 inç kontrol ekranı ve 12.3 inç hayalet göstergeler fonksiyonelliğin yanı sıra kokpit cazibesini de artırıyor. Ekrana dokunmadan el hareketleriyle sistemi kontrol etmenizi sağlayan, ses açma-kapama, şarkı değiştirme gibi işlemleri gözünüzü yoldan almadan basit parmak hareketleriyle yapmanızı amaçlayan BMW Gesture Control'ü kullanamadığımı belirtmek zorundayım. Birçok kez denesem de tam verim alamadım. En son şarkı değiştirmek isterken yaptığım bilek akrobasisi nedeniyle elimi incitmeye yaklaştım ve pes ettim. Yaşasın manuel kontrol, yaşasın düğmeler, butonlar :)
Gelelim bu yakışıklının performansına. İşin hissiyat boyutunda bence şehir içi sürüşler bağlamında tam tadında bir güç-performansa sahip. Gaza her yüklendiğimde çok net cevaplar aldım, hızlanırken hem süre hem de ses olarak beni tatmin etti. 1.6 litre 170 beygirlik motor 2000/4400 devir arasında 250 Nm tork açığa çıkarıyor. 1605 kg boş ağırlığı olan 4 Serisi Coupe 8.2 saniyede 100 km/s hıza ulaşıyor.  Maksimum hızı ise 230 km/s. Otomobil katalog verisi olarak 100 kilometrede ortalama şehir içinde 10 litre, şehir dışında 6.3 litre, karma kullanımda 7.4 litre yakıt harcıyor. Ama aracın direksiyonunda sakin durmak pek mümkün olmuyor. Sürekli gaz pedalına yüklenme ve ara hızlanmalarda 8 ileri şanzımanın harika geçişlerini görmek biraz fazla yakıt harcamaya neden oluyor. Benim karma kullanım ortalamam 9.5 litreden aşağıya düşmedi. Ama günün sonunda aklınızda ne kadar yakıt harcadığınız değil, harika bir motor-egzoz sesi ve nefes almadan yapılan harika ara hızlanmalar kalıyor...   
Daha yeni Daha eski